25 Ağustos 2016 Perşembe

Feysteyim, öyleyse varım...


Şu asrın icadı feysbuk ne menem bir şeyse artık, yaz yaz bitmiyor malzemesi mübarek. Evet biliyorum, daha önce de yazdım konuyla ilgili en giydirmelisinden. Ve fakat amacını aşmış haller, çorbaya dönmüş sayfalar son zamanlarda yine nasıl biriktiyse, içimi nasıl şişirdiyse demek, parmaklarım kımıl kımıl hanidir, yine kurcalamak ister konuyu n'aparsın işte. Belki birileri okur da bir silkinir diye midiir, yoksa safi ruhuma edilen işkenceyi hafifletme çabası mıdır parmaklarımın derdi, bilinmez. Hoş, bilinmesi de gerekmez. Bendeniz yazıp hafifleyeyim. Siz de okuyup ya şişin, ya da oh birileri yazmış, birileri daha benim gibi isilik oluyormuş meğer deyip, hafifleyin. Sizin bileceğiniz iş, aha da ben taşı attım... 😉

Şu ara en takık olduğum feysbuk aymazları, günde on kez profil ve kapak resmi değiştirenler sanırım. Düşünüp düşünüp, çözemediğim, aklıma havsalama sığdıramadığım bir durum zira. Bir insan bunu neden yapar ki diye sorar, kendi kendime bilumum cevaplar da bulurum gerçi. Gel gör ki, hiçbirinden tatmin olmam, bir arpa boyu yol alıp da ferahlayamam. Bir insan neden eşek anırdıkça profil resmini değiştirme ihtiyacı duyar ki? Her fotoğrafta ne kadar güzel olduğunu kanıtlamak için mi? Mütemadiyen milletin duvarını işgal edip, gündemde olmak için mi? On yüz bin beğeni alıp, egosunu parlatmak için mi? Can sıkıntısından mı, yoksa hayatındaki, içindeki kocaman boşluktan mı? O değil de,